Herkül'ün 12 Başarısı - 1. Nemea Aslanı
Zayıf ve korkak tabiatlı Eurystheos, güçlü kuvvetli yaman bir kahraman olan Akmene'nin oğlunun bir gün tahtını elinden almasından ürküyor ve mahvolması için ona sağ dönemeyeceğini sandığı 12 zor görevi verir.
Kral Eurystheos; Herkül'den Nemea aslanını derisini getirmesini istedi. Bu korkunç hayvan Argolis ormanlarında etrafa dehşet salıyordu. Onun kükremesi o kadar müthişti ki, köylülerin ve çobanların işittikler zaman korkudan renkleri uçuyor ve kulübelerinin bir köşesine sinerek hareketsiz kalıyorlardı.
Bir eline okunu yayını, diğerine budaklı sopasını alan Herkül yola düştü. Gitti, gitti sonunda sürüleri mahveden korkunç aslana rastladı. Birer birer bütün oklarını bu müthiş hayvana attı. Fakat aslan yaralanmıyordu. Derisi o kadar sertti ki sivri demirler oraya girmiyor, oklar hiç bir şey yapmadan çayırlar üstüne düşüyor veya kumlara saplanıyordu. Bu ilk saldırıştan bir şey elde edemediğine sinirlenen Herkül kalın budaklı sopasını yakaladı ve bağırarak hayvanı takip etmeye başladı; Aslan bu gözü pek kahramandan korkarak iki kapısı bulunan bir mağaraya sığındı, Alkmene'nin oğlu mağaranın bir kapısını kayalarla tıkadı, öbüründen içeri girdi. Aslan onu görünce yelelerini kabarttı, kanlı ağzını açtı üzerine atlamaya hazırlandı. Herkül kendi kırmızı mantosuna bürünerek, bir eli ile sivri okunu tutuyor ve kendini korumaya çalışıyordu. Bir aralık öteki elinde tuttuğu korkunç sopasını kaldırdı; bu yaman canavarın tunç kafasına indirdi. Bu vuruş o kadar müthiş oldu ki, kalın ve budaklı sopa kırıldı, iki parça oldu. Bu vuruşla aslan sersemledi, bunun üzerine elindeki oku bir tarafa atarak Herkül aslanla boğuşmaya başladı. Kuvvetli kolları arasına aldığı aslanın boğazını sıkarak sonunda onu boğmaya muvaffak oldu. Bir çok canlara kıymış olan bu korkunç canavarı yere devirince derisini yüzdü. Hiç bir okun delmediği ve delemeyeceği bu deriyi giydi, o günden sonra bunu bir zırh olarak kullandı. Bu yüzden onu kimse yenemedi.
Karadenizli bir babadan oğluna
Uy sevgili uşağum! Allah'ın selami tabiidur. Mektubu çok yavaş yazayrum, çünkim bilirum ki,çabuk okuyamazsun.. Benden yana sual edersen, Allahuma pinşükür iyiyum, yeni pir iş puldum.. Emrimde yüze yakın adam var, hepsi de sessuz sedasuz, kendi hallerinde. Ne iş pulduğumu soraysan söyleyeceğum patlama, mezarluk pekçisi oldum.. Bacın Emine bir uşak doğuracak, daha erkek midur, kız midur, pelli değil. Haçan o yüzden sağa dayi mi oldin, teyze mi oldin söyleyemeyrum.. Temel emicen de tukkan açtu, o da otuza aldiğini yirmipese verir, sürümden kazaniyormuş öyle dedi. Bizim köye findukçularin Temel'i muhtar seçtuk, akillu uşak da. Gecen gün hepimizu zelzeleye karşi aşi etturdu. Temel akilludur, hemde dürüsttur.. Geçenlerde bir taksinin şoförü köye varmiş, muhtari arayu, meğer yolda pir tavuk ezmuş sahibini soraymuş. Muhtar Temel tavuğa pakmiş, hapu bizden değildur, pizum koyde yassu tavuk yoktur, demiş.. Senin küçüğün Memet çok akullu bir usak çikti. Geçen gün tepeye varmiş, elinde bir ip sallayup duriy.. Anan, uy usağim ne edeysun orada demiş.. Oda heva turumuna bakayrum demiş. Çektum oni akşam karşuma, anlat bakayum şu heva turumu işinu dedim. Anlatti, meğer ip sallanunca havanin rüzgarli olduğunu, ip islaninca da yağmur yağdiğunu anlaymiş.. Çok akillu uşak vesselam. Sen o yaşta böyle akillu değildun! Yaa işte böyle uşağum.. Memleçetten sağa pol pol havadis.. Yeni havadis olursa yine yazayrum.. Baki Hudaya emanet ol.
Baban Not: Mektupa para koyacaktum, ama geç akluma geldu, zarfu kapatmişum..
|
. |
Şiir
Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında.
Yek-pare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.
Bir garip rüya rengiyle,
Uyumuş gibi her şekil.
Rüzgardaki yaprak bile
Benim kadar hafif değil
Başım sükutu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen.
İçim, muradına ermiş
Abasız, postsuz bir derviş.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim.
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.
Ahmet Hamdi TANPINAR
|