Çiçek Hikayeleri-2.Sümbül (Hyakinthos)
Hyakinthos ve Apollon çok iyi arkadaşlardı. Sessiz ve gece boyunca süren bir yarışma yapılıyordu. Disk atmada yarışıyorlardı. Apollon'un hızla fırlattığı disk yönünü şaşırıp Hyakinthos'un alnına çarptı.
Apollon çok üzüldü, koşarak geldi ve Hyakinthos'u kucağına aldı. Delikanlının boynu kırık bir çiçek sapı gibi arkaya düşmüştü. Başından akan kan çimenleri kıpkırmızı yapmıştı. Apollon onu yere bırakarak "Senin yerine ben ölseydim" diye ağladı.
O anda çimenler eski yeşil haline dönüştü. Hyakinthos'un öldüğü yerde eşsiz bir çiçek açtı.
Sone 94
Hiç can acıtmayanlar incitme gücü varken,
Her şeyi yapabilir görünüp yapmayanlar,
Kaya gibi duranlar başkasını sarsarken,
Tamaha sırt çevirip haram şeyi kapmayanlar
Tanrı lütfunun helal mirasçısıdır hepsi,
Doğa nimetlerini yok olmaktan esirger,
Hepsi kendi yüzünün sahibi, efendisi;
Bu yetkin erdemlere herkes bekçilik eder.
Mevsime güzellikler getiren yaz çiçeği,
Yaşar kendi ömrünü, ölür sonra;
Ama kötü bir illet bozar bozmaz çiçeği
Şanı maskara olur en değersiz otlara
En tatlı şeyler ekşir kötü işler yaparak:
Ottan çok daha iğrenç kokar çürüyen zambak.
SHAKESPEARE
|
. |
Bize özgü hal ve davranışlar
- "Hamili kart yakınımdır!"
- Yüzsüzce rüşvet istedikten sonra abartıp "Helal et!" demek (yaşanmıştır).
- "Nerelisin ?" sorusuna cevap aldıktan sonra otomatik olarak
"içinden mi?" diye sormak.
- Amca, hala, dayı, teyze, görümce, kayınço, enişte, elti,
bacanak, kaynana, kayınpeder, baldız, yenge, amca oğlu, hala oğlu,
dayı oğlu, vb. gibi akrabalık terimleri.
- Gelin-Kaynana çekişmesi.
- Sigarayı çoraba veya kulak arkasına koymak.
- Düğünlerde, eğlencelerde, toplantılarda, vb. içip içip olay çıkartmak.
- Kuru fasulye-pilav-cacık, at-avrat-silah, devlet-mafya-polis,
Metin-Ali-Feyyaz, karpuz-peynir-ekmek, vb. gibi üçlemeler.
- Yürüyüş veya dolaşma esnasında eline tespih, değnek, sopa, vb. almak.
- Yabancı dil öğrenirken önce küfürleri öğrenmek, yabancılara Türkçe öğretirken önce küfürleri öğretmek.
- Yolculuk esnasında yanındakine "Yolculuk nere hemşerim?" diye
sorarak muhabbete başlamak.
- Büyüklerin yanında sigara içmemek, bacak bacak üstüne atmamak.
- Mektuplarda "büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden" öpüp
"kestane kebap, acele cevap" beklemek.
- Kendini tanıttıktan sonra diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dilemek.
- Ortaokul ve lisedeki anı-hatıra defterlerine yazarken "bana kalbin
kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için... " diye başlamak.
- "Bizim askerdeyken bir çavuş vardı..." diye başlayan askerlik anıları.
- Ütü ütülemek, su sulamak, boya boyamak, uyku uyumak, yangın yanması, ölü ölmesi, vb. gibi dumur yaratan deyimler.
- "Geldiniz mi?" veya "Siz mi geldiniz?" gibi gereksiz sorular
- "Kim O?" sorusuna "Ben!" diye cevap vermek.
- Telefonu açan kişiye kendini tanıtmadan "orası neresi?" veya
"sen kimsin?" gibi sorular sormak.
- Neredeyse herkese, her şeye takma isim bulmak
- Misafir gelince hemen çay suyu koymak.
- "Senin paran burda geçmez!" deyip karşıdakinin eline sarılmak.
- Paraları cüzdana veya cebe koyarken Atatürk'lerin aynı tarafa gelmesine dikkat etmek
- Düğün, lokanta, vb. gibi yerlerde masaları birleştirerek oturmak.
- Büyüklerin "biz sizin yaşınızdayken..." diye başlayan serzenişleri.
- Düğünlerdeki takı merasimleri.
- Otobüs, uçak, hastane, vb. gibi cep telefonu kullanmanın yasak olduğu yerlerde gizli gizli cep telefonu ile konuşmak.
- Bir işe başvururken muhtardan onaylı ikametgâh, fotoğraf, nüfus cüzdanı sureti, noterden onaylı diploma fotokopisi, askerlik belgesi, vb. gerekmesi.
- Kız kaçırma, başlık parası.
|